
Gündem dışı
Gündem çok sıcak... Alev alev... Bugün, Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi, 2023-CHP kurultayı hakkında ne karar verecek? Türkiye, bu konuya kilitlendi. Ama biz bugün, bu sıcak gündemin dışına çıkacağız...... Devamı için tıklayınız
Gündem çok sıcak... Alev alev... Bugün, Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi, 2023-CHP kurultayı hakkında ne karar verecek? Türkiye, bu konuya kilitlendi. Ama biz bugün, bu sıcak gündemin dışına çıkacağız...... Devamı için tıklayınız
Yıl 1937. Dersim'e binlerce Alevi'nin hayatını kaybettiği hava ve kara harekâtı düzenleniyor. İktidarda dönemin tek partisi CHP var. Gelelim Alevilerin tarihindeki bir diğer kara yıla, 1978'e. Çorum'da... Devamı için tıklayınız
2030 ve ötesinde daha da derinleşecek küresel rekabete karşı Türkiye'nin tarım, sanayi, inşaat ve hizmetler sektörlerinin yapısal gücünü daha da perçinleyecek, tahkim edecek önemli unsurlardan birisi,... Devamı için tıklayınız
Öyle kıyıda köşede küçük haber olup geçiştiriliyorlar... Oysa çok çarpıcı gelişmeler... Mesela Macron'un iç siyasetteki ıvır zıvır çekişmelere hiç aldırmadan aldığı şu karardan haberdar mısınız? Fransa... Devamı için tıklayınız
Kadıköy'de ciddi anlamda hakemin dahil olduğu ve belki de skoru hakemin belirlediği bir maç izledik. Aslında maçın kırılma anı, iptal edilen Trabzonspor golü ve ardından gelen kırmızı kart. Belki de maç... Devamı için tıklayınız
F.Bahçe, dün geceki 90 dakikada yeni teknik direktörüyle çalkantılı bir futbol sergiledi. Pres vardı, yüksek tempoya özen gösteriliyordu ama 20. dakikadan itibaren 10 kişi oynayan rakip önünde ciddi üretkenlik... Devamı için tıklayınız
İran’ın Zengezur Koridoru’na bakışı baştan beridir hep olumsuz oldu. Ermenistan ile Azerbaycan’ın anlaşma yapmasını da istemedi Türkiye ile Ermenistan’ın normalleşmesine de karşı çıktı hep. Ve hatta İran Zengezur Koridoru’nun yerini değiştirmek için Türkiye’ye geçmişte ‘oradan değilde koridoru İran’dan geçirelim’ teklifi yapmış. Hatta Ermenistan’ın bugüne kadar Azerbaycan ile anlaşmaması için de çaba göstermiş. İki ülkenin anlaşmasını engellemeye çalışırken İran aynı anda Türkiye’ye ‘Koridoru mutlaka İran’dan geçirin. Ermenistan ile anlaşamıyorsanız buyurun İran’dan geçirin hattı’ demiş. Türkiye ise İran’a ‘biz taraf değiliz Azerbaycan ile çözün’ yanıtı vermiş. Bunları duyunca son ana kadar Ermenistan’ın Zengezur Koridoru’na izin vermemesinin arkasında İran olduğunu herkes tahmin edebilir. Bu gelişmeleri üst düzey bir Hükümet yetkilisinden dinleyince İran’ın bölgede ne yapmak istediğini düşündüm. İran hem Suriye’de hem de bölgede oyun içinde oyun oynuyor ve PKK’ya özellikle Suriye’de verdiği destekle bölgede huzursuzluğa neden oluyor. Suriye’deki PKK ve uzantıları PKK’nın Suriye’deki uzantıları neden silah bırakmıyor? Nedeni tabiki vekalet savaşları yani dış destekler. Ama Türkiye, Suriye’deki PKK ve uzantılarına yönelik son uyarılarını yaptı. Ayrıca Türkiye, Suriye’deki PKK ve uzantılarına destek veren ülkeleri de uyarıyor. Bunların başında İran var ABD var İsrail var. Ve bazı batılı ülkeler... İsrail hem Suriye’yi karıştırmak istiyor hem de Güney Kıbrıs’a silah yığıyor. Yunanistan ile yakın ilişki içinde. Bölgede huzursuzluk isteyen ülkeler Suriye’nin güçlü bir ülke olmasını da istemiyor. Terör piyonlarına, kuklalarına destek vererek Türkiye’nin enerjisini bu konuya harcamasını istiyorlar. Ama Türkiye savunma sanayinde güçlendikçe ve MİT’in noktasal çalışmalarıyla yurt dışında da terör odaklarına darbe üstüne darbe vurdu. Terör kuklaları ile vekalet savaşları yapanlar Türkiye’nin terörü bitirmek için gerekeni her yerde yapacağını unutmamalı ve ayağını denk almalı. Ermenistan kapısı açılır mı? Zengezur Koridoru anlaşmasından sonra Türkiye ile Ermenistan arasında görüşmeler ve diyalog arttı. Şimdi gözler Ermenistan ile Türkiye arasındaki sınır kapısının açılıp açılmamasında. Yani Alican Sınır Kapısı. Özellikle Ermenistan için sınır kapısı açılması çok önemli. Türkiye anlaşma olursa diye de ön teknik incelemelere başlamış Alican Sınır Kapısı’nda. Gözler heyetlerin görüşmesinde. Bunu Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu geçtiğimiz günlerdeki sohbetinde söylemişti. Uraloğlu, “Ermenistan’ın tek çıkış kapısı biziz. Batıya açılan kapısı biziz. Ermenistan ile eskiden işleyen hatlarımız vardı. Hem karayolu hem demiryolu. İşte Alican sınır Kapısı. Mesela oranın açılmasıyla ilgili ne gerekir diye bizim teknik ekiplerimiz gerekli incelemelerde bulundu. Yarın mutabık kalmamız durumunda oranın açılması da gündem olacak” demişti. ABD’de neler oluyor? Bir gün Trump’un sözleri ve yaptıkları tartışılıyor. Bir gün suikastlar ve Soros tartışılıyor. Bir gün silahlanma tartışılıyor. Bir gün Trump ile İsrail Başbakanı Netanyahu’nun ilişkisi tartışılıyor. ABD’de neler oluyor? Bunu anlamak gerçekten zor. Ama bir gerçek var; Gazze’ye destek ABD vatandaşlarında da günden güne artıyor. Bunu Trump’ın yemek yediği yerde de fazlasıyla gördük...
İki takım açısından da kritik maçtı. Fenerbahçe zaten sezon başından beri bıçak sırtında oynuyor her karşılaşmayı. Maç bittiğinde belki de ofansif olarak rekorlar kırmış ama tek golde kalmış bir Fenerbahçe... Devamı için tıklayınız
Diplomasideki başarı ile Savunma Sanayii'ndeki atılımlar bir ülkenin bağımsızlığını belirleyen kilometre taşlarıdır. Her ikisinin de aynı süreçte birbirine paralel yürümesi gerekir. İşte Türkiye son yıllarda... Devamı için tıklayınız
Kana doymayan, yayılmacı ve saldırgan politikalarıyla dünyayı bir savaşa sürükleyen Netanyahu hepten şuursuzlaşmış durumda. Kafasına estiğini, daha doğrusu İsrail’in eski Savunma Bakanlarından Moşe Dayan’ın 1967’de dediğini yapıyor ve “kuduz bir köpek” gibi her yere saldırıyor… Bu katile, katliamlara kim, nasıl dur diyecek ya da durdurulacak denildiğinde işaret edilen Trump’ı falan da takmıyor artık… Hatta emir komuta anlamında aralarında bir değişim var gibi. Daha önceleri ABD, İsrail’in yaptıklarını onaylamıyor ve engellemek istiyormuşçasına davranıp göz yumuyordu. İsrail’e saldıran olursa da onun yanındayım diyordu. Özellikle BM’yi de bu konuda bizzat tıkıyordu. Netanyahu’yu asıl teşvik eden İsrail’i bu kadar cesaretlendiren de kanlı sabıka sicilleri hayli kabarık olan iki katilin kafa kafaya vermesi, dayanışmasıydı.. Ama Katar saldırısıyla gördük kibu aşağılık ilişkide hafiften farklılık söz konusu. Katil Netanyahu’nun gözünde dünya liderliğine oynayan ABD Başkanı Trump etkisiz eleman pozisyonunda sanki.. Kararları Netanyahu veriyor, Trump’a haber verme gereğini bile duymuyor…Trump’ın iradesi ve gücünü teslim almış havası veren açıklamalar yapıyor küstahça…Trump gibi bir karakterin buna gerçekten suskun kalıp kalmadığı ya da kalıyorsa olası nedenleri de tartışma konusu zaten… Gelinen noktada görünür gerçeklik de bir katile karşı koskoca dünyanın çaresizliği…İsrail’in saldırganlığını, katliamlarını başta BM herkes kınıyor, tepki gösteriyor ancak sadece o kadar… Normalde 8,5 milyarlık koca dünya bir avuç katile, caniye dur diyemez mi? Der ama ABD’nin başını çektiği güçlünün haklı olduğu mevcut sistemde kimse demiyor, diyemiyor. BM’ye taraf olan tüm ülkeler en üst yargı organı olarak kabul ettikleri UAD’nin kararlarını bile uygulayamıyorlar daha…İsrail’i küstah şımarık hale getiren de bu zaten. Yoksa işleyen bir hukuk olsa her şey çok farklı olur. Kağıt üstünde alınan kararlar uygulansa İsrail’in nefes alması bile mümkün değil ★★★ Nitekim şimdi de meydanı boş bulan şuursuz kafa Gazze ile Batı Şeria’yı ilhak edip iki devletli çözüm planını tamamen ortadan kaldırmak niyetinde ve pervasızca diyor ki: “Filistin Devleti diye bir şey olmayacak… Bu topraklar bizim...” Halihazırda 193 üyesi bulunan BM’de 147 ülke Filistin’i bağımsız devlet olarak tanıyor, eğer Fransa, Birleşik Krallık, Kanada, Portekiz ve Malta da taahhüt ettikleri gibi sözlerinde durup şu sıralar resmen tanıdıklarını duyururlarsa bu sayı 160’a yaklaşacak.BM Genel Kurulu’nda da daha yeni Filistin Sorununun Barışçıl Çözümü ve İki Devletli Çözümün Uygulanmasına İlişkin New York Bildirgesi’ni onaylayan tasarı ABD’nin de aralarında olduğu 10 ülkenin “hayır” oyuna karşı 142 “evet” oyuyla kabul edildi. Bunlara rağmen ben bunları da takmam havasında Netanyahu…Tam anlamıyla hastalıklı bir kafa söz konusu yani... Üstelik bu yeni de değil eskilerden beri süregelen, hatta seçim vaadi olarak da dillendirdiği bir patolojik vaka.. 17 Mart 2015 seçimleri kampanyasını doğrudan buna odaklı yürüten Netanyahu, “seçimlerde tekrar işbaşına gelmesi durumunda bir Filistin devletinin kurulmasına izin vermeyeceğini” söyledi hep...İsrail halkından aldığı oylarla oturduğu başbakanlık koltuğunda da bugün bunu gerçekleştirme peşinde…Netanyahu’ya oy verenler onun alçak planlarının soykırım boyutuna ulaşacağını kestirememiş olabilirler, hatta pişmanlık duyanlar da vardır belki ama öyle ya da böyle bir katile fırsat verdikleri de ortada... ★★★ Gelinen noktada da şuurunu yitirmiş Netanyahu’yu caydırma, katliamı durdurma anlamında Yahudi toplumu, İsrail halkına büyük sorumluluk düştüğü açık... İkinci Dünya Savaşı’nı yaşamış olan Yahudilerin çektikleri acıları, Hitler’in mezalimini hatırlayıp onu bile sollayan Netanyahu denilen kasabın cezasını çoktan kesmiş olmaları gerekirdi… Ancak, evet Netanyahu’ya tepkili istifasını isteyen, sokaklarda sürekli protesto gösterileri yapan bir İsrail halkı var ama bunlar daha çok Hamas’ın elindeki rehinelerin hayatlarına dönük endişelerden kaynaklı. Netanyahu’nun, hükümetin rehinelerin hayatını önemsemediğinden yakınıyorlar… Katledilen Filistinli çocuklar, kadınlarla ilgili bir tepki, üzüntü beyanı falan söz konusu değil. Netanyahu’nun yayılmacı ve saldırgan politikaları konusunda da tek bir ses yok... Böyle olduğu içinde dünya kamuoylarınca suçlananlar arasında soykırıma suskun kalan Yahudiler de var nitekim...
Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en kritik virajlarından birisinden geçiyor. Suriye’de, ABD-İsrail ortak yapımı YPG üzerinden federatif yapı oluşturma çabaları. Türkiye’ye gücünün yeteceğine emin olsa, bugün saldıracak olan İsrail. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yaklaşan ve Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de daracık bir alana hapsetme planları için önemli olan seçimler. Kamuoyu olarak bunlardan tekini bile konuşmuyoruz. Bugün de herkesin gözü mahkemenin CHP konusunda vereceği kararda. Verilecek karar saydığım risklerin tekini bile ortadan kaldırmayacak. ★ ★ ★ Bugün mahkemenin CHP ile ilgili vereceği kararı hayatının merkez noktasına koyanlara bir sorum var: Hazırladıkları taslakta, Anayasa’dan Türk kelimesini çıkaran, Türkiye için federatif sistemi savunan 10 Aralıkçılar, Kılıçdaroğlu döneminde CHP’de basamakları 10’ar 10’ar çıkarken neden hiç sesiniz çıkmadı? Sadece bu mu? İzmir, Türkiye’de, Atatürkçülük kimliğinin en baskın olduğu illerin başında geliyor değil mi? Kemalizmi ırkçı bulan, Fethullah Gülen’i post-modern şaman ilan eden, FETÖ’nün propaganda aygıtı Taraf’ta yazılar kaleme alan birisi tam 5 yıl boyunca CHP Genel Başkan Yardımcılığı yaptı, İzmir’de ilk sıradan milletvekili adayı gösterildi. Buna ses çıkarmak zordu ama “Ben hâlâ Atatürk’ün askeriyim” diyen ve iktidarın İzmir birinci sıra adayı olan Teğmen Mehmet Ali Çelebi’ye dönek demek kolaydı. Soru basit, Kılıçdaroğlu, Atatürkçüleri CHP’den tasfiye ederken niye kimsenin sesi çıkmadı? Neden, tek bir kişi bile, Mustafa Kemal Atatürk’ün adını kullanarak oy istiyor ama Atatürkçü çizgiyi partiden tasfiye ediyorsunuz diye sormadı. Cevabı yazayım, siyasi nefretin gözlerini kör ettiği insanlar sadece “karşı cepheyle” ilgilenirler, “kendi cephelerinde” olan bitene bakmazlar. ★ ★ ★ Bu damardan devam edelim, Türkiye’de ayrılıkçı terörün zirve örgütü PKK, kuruluş toplantısını Diyarbakır’ın Fis Köyü’nde yapmıştı. Kılıçdaroğlu’nun CHP’ye getirdiği isimlerden birisi olan Sezgin Tanrıkulu, 2023 seçimleri öncesinde “Çocukluğumdan beri hiç ihmal etmediğim bir yerdeyim” diyerek Fis Köyü’nde propaganda videosu çektiğinde kaç kişiden itiraz sesi yükseldi? Sezgin Tanrıkulu sadece bir milletvekili adayıydı, Kemal Kılıçdaroğlu, Ekmeleddin İhsanoğlu denemesinden sonraki seçimlerde Abdullah Gül’ü muhalefetin ortak cumhurbaşkanı adayı yapmaya çalışmadı mı? Gül’ün referansıyla CHP’de genel başkan yardımcısı olanlar çıkmadı mı? İktidara karşı muhalefetin ortak hareket etmesi tüm dünyada görülen bir yöntem, sorguladığım bu yola başvurulması değil. Yine tüm dünyada geçerli olan “Büyük balık, küçük balığı yutar” sözü, Kılıçdaroğlu’nun adaylığı sırasında küçük balığın büyük balıkları yuttuğu bir pozisyona dönmedi mi? Mesela Millet İttifakı’nın Ortak Tutum Belgesi açıklamasında, konuşmacılar İstanbul Sözleşmesi’ne dönüşten söz ettiler ama Saadet Partisi itiraz ettiği için bu maddeyi metne yazamadılar. Aynı metinde Atatürk adının sadece Orman Çiftliği ve bir başka kurumun daha adının önünde geçtiğini görmezden gelmek doğru muydu acaba? ★ ★ ★ CHP’de şu an yargı konusu olan delegenin iradesinin satın alınıp alınmadığı meselesi. Delegenin iradesi madem bu kadar önemli, bu konuda da Kılıçdaroğlu’nun cevaplaması gereken sorular var; CHP delegeleri, Büyük Kurultay’da Kılıçdaroğlu’nun iki genel başkan yardımcısını parti meclisine almadı, isimlerinin üzerini çizdi. Kemal Bey, delege iradesine saygı göstermek yerine, iki genel başkan yardımcılığı makamını ortadan kaldırdı, delegenin istemediği iki isme, genel başkan danışmanı adı altında aynı görev ve yetkileri verdi. Biri dış politikadan, öbürü tanıtımdan sorumluydu. 2023 cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde partinin bütçesinin nasıl kullanılacağına, delegenin üzerini çizdiği bir isim karar vermiş oldu. Delege iradesi parayla satın alınamayacağı gibi yok da sayılamaz diyemeyecek birisi CHP’nin tekrar başına dönerse acaba ne olur? Onu boşver, önemli olan temiz siyaset diyenler çıkacaktır, buraya bir soru bırakayım: CHP milletvekili İlhan Cihaner’in istek üzerine 4 avukatla beraber hazırladığı, Murat Hazinedar dönemi bir Beşiktaş Belediyesi raporu Kılıçdaroğlu’na teslim edildikten sonra ne oldu acaba? Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanlığı,Hazinedar’ı görevden aldıktan sonra “Bir şey olsaydı ben görevden alırdım” açıklaması yapmıştı. O çalışmayı yapan avukatlardan birisinin bu açıklamaya çok güldüğünü biliyorum ama belki İlhan Cihaner konuşur şimdi. ★ ★ ★ CHP’nin kemik oyu olarak kabul edilen yüzde 25 giderek CHP’nin sorunu haline gelmeye başladı. Atatürk ile derdi olanlar, federatif yapıyı savunanlar, Anayasa’dan Türk kelimesini çıkarma hevesinde olanlar herkes o yüzde 25’in peşinde. Zahmetsiz ana muhalefet liderliği ve en zengin ilçelerde garanti belediye başkanlıkları demek o yüzde 25. O yüzden koltuk kıymetli, başka bir parti kurulamıyor, kurulsa da yaşayamıyor. Tüm bunları okuyup da, bu yazının İmamoğlu’na destek yazısı olarak algılanmasını istemem. Güldür Güldür’de İmamoğlu’nu skeç konusu yapan “Cuma namazından çıktım, Che’yi anmaya gideceğim, akşam da vals etkinliği var” repliğini senaryoya yazdıran durum çok da değişmiş değil. Cezaevinde ve kendisini savunma imkânı olamayan birisini eleştirmeyi kendime yakıştıramam ama durum tespiti açısından İmamoğlu’nun 11 Nisan’da duruşma arasında gazetecilere söylediği “Nutuk okuyorum. Muhammed Esed’in Kur’an-ı Kerim mealini okuyorum. Nâzım Hikmet’in bütün şiirlerini okuyorum” cümlesini de buraya almam lazım. Kapsayıcı ve tüm ideolojilere saygı duyan biri olmakla, her ideolojiden biraz var bende demek aynı şeyler değil sonuçta. Siyasette samimiyeti, gerçek olmayı, kapsayıcı olmakla birlikte kendine ait bir ideoloji geliştirmiş olmayı da önemsemek lazım. Bugün mahkemenin vereceği karar ne olursa olsun, CHP’nin kişilerden önce, artık getirildiği çizgiyi konuşması lazım.
AKP ve MHP’liler, hafta sonu mesailerinde de PKK sürecinde kesinlikle bir “pazarlığın, al-verin” söz konusu olmadığını, “şehitlerimizi, ailelerini ve milletimizi üzecek hiçbir adım atılmayacağını” anlatmaya devam etti. Örneğin Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Kürtçeye yönelik yasakların kaldırıldığı mesajını verirken, “Hukuk ne gerektiriyorsa, hukuk devletinin tüm araçlarıyla, terörsüz Türkiye’nin kalıcı olması, bu… PKK’yla Pazarlık Yok Ama Bu “Tesadüfler” Var!..
12 Eylül Cuma akşamı gazeteci meslektaşım X isimli sosyal medya platformunda paylaşılan bir haber içeriğinin linkini göndererek; “Mansur Yavaş bu paylaşımı retweet yapıp hemen geri çekti. 0.5 salise ile gördüm” notunu düşmüştü.
Dünya Çelik Birliği’nin (World Steel Association) açıkladığı verilere göre Tosyalı Holding, 9.12 milyon tonluk sıvı çelik üretimiyle Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın 3’üncü büyük, dünyanın ise 50 büyük çelik üreticisinden biri.
Cumhuriyet Halk Partisi ülkede huzursuzluğa yol açan birçok davranış ve yaklaşımın kökü, üretim ve dağıtım merkezidir.
AKP’nin CHP’yi kuşatma siyaseti bütün hızıyla sürüyor; aynı şekilde CHP’li belediyelere yönelik operasyon da...