Yaprakbaşı Mahallesi sakinleri: Elektrik ve su sorunları tarımı bitirdi

Yaprakbaşı Mahallesi sakinleri: Elektrik ve su sorunları tarımı bitirdi

Diyarbakır’ın Çınar ilçesine bağlı Yaprakbaşı (Barê) Mahallesi sakinleri, yıllardır çözülemeyen elektrik, su, yol ve altyapı sorunlarına dikkat çekti. Elektrik kesintileri nedeniyle tarım ürünleri kuruyan köylüler, susuzluktan dolayı günlük yaşamlarını sürdüremediklerini belirterek, yetkililerine çağrıda bulundu. Tarım ürünlerinin kuruduğunu, günlük yaşamın durma noktasına geldiğini ifade eden Yaprakbaşı (Barê) Mahallesi sakinleri, elektrik, su, yol ve altyapı sorunları nedeniyle tarımın bitme noktasına geldiğini söyledi. Mahallede kanalizasyon ve parke taşlarının bulunmadığını, su faturalarının ödenmesine rağmen vatandaşların suya ulaşamadığını belirten mahalle sakinleri, okula giden çocukların çamur ve toz nedeniyle eğitimden mahrum kaldığını ifade etti. Musa Karamehmetoğlu "Elektrik sayacına bakmadan ceza kestiler" 2022 yılında tarlasına sondaj vurduktan sonra Dicle Elektrik tarafından haksız yere ceza kesildiğini belirten mahalle sakinlerinden Musa Karamehmetoğlu, "2022 yılında tarlama sondaj vurdum. Dicle Elektrik o yıllarda, sayacıma bakmadan bana 7 milyon 210 bin TL ceza kesti. 4 dilekçe vermeme rağmen gelip kontrol eden, ilgilenen olmadı. Daha sonra Diyarbakır merkezden Dicle Elektrik’ten 3 kişi geldi ve bu cezanın ne olduğunu bana sordular. Ben de onlara, siz bilmeyecekseniz kim bilecek? dedim. Yanıma gelen Dicle Elektrik yetkilileri merkezi arayınca, merkezdekiler 'Bizler yoldan geçerken cezayı kesmişiz' dediler. Elektrik sayacına bakmadan ceza mı kesilir? Bizim köyün elektriğinin 1 fazını kestiler, geriye 2 faz elektrik kaldı. Düşük elektrikten dolayı sondajlar çalışmayınca pamuk ve mısırımız kurudu. Ekmiş olduğum mısıra 300 bin TL masraf yapmıştım. Sadece mısırda değil, pamukta da aynı mağduriyeti yaşadım ve sadece ben değil bütün köy yaşıyor. İçme suyumuz dahi yok. 30-40 tane traktör sırada su almak için bekliyor. Ben bir çiftçiyim. Mazotun litresi 55 TL ama buğdayın kilosu hâlâ 10 TL. Yakıtı yükselttiler, neden tahılın kilo fiyatını yükseltmiyorlar? Böyle giderse çiftçiliği bırakacağım. Mısırımı ve pamuğumu kuruttunuz, bari içme suyumuzu verin. Ekim zamanı gelmiş, tohumu ekemiyorum. Tohumu ekeceğim makine düşük faz elektrikten dolayı çalışmıyor." ifadelerini kulandı. "Köyümüzde parke taşı da kanalizasyon da yok" Köyden yaklaşık 200 kişinin batı illerine çalışmaya gittiğini söyleyen Karamehmetoğlu, "Okulda ve camide suyumuz yok. 5 çocuğum okula gidecek ama bu şartlarda göndermeyeceğim. Köyümüzde parke taşı bile yok. Böyle bir asırda yaşıyoruz ama köy içinde kanalizasyon bile yok. Böyle giderse bu şartlar altında ezileceğiz ve göç etmek zorunda kalacağız. Burası bir tarım bölgesi; büyük bir tahıl fabrikası kurulsa çocuklarımız çalışmak için batı illerine gitmekten kurtulurlar. Bu köyden yaklaşık 200 kişi batı illerine çalışmaya gitmiş. Yaklaşık 100 tane ağacım var. Sulanması için belediyeyi aradığımda bana DİSKİ’yi aramamı söylediler. DİSKİ de bana suyu parayla getireceğini söyledi. Ben bu ülkede yaşıyorum, bana suyu da parayla satıyorlar." Faruk Bıldırcın "Su faturası ödüyoruz ama bir damla su yok" "Sabah saat 05.00’te sondajdan su almak için sıraya giriyoruz." diyen bir diğer mahalle sakini Faruk Bıldırcın ise şöyle konuştu: "2 yıldır elektriğimiz yok. Bu köy 350 hanedir ve bir damla suyumuz yokBiz bu ülkenin vatandaşıysak devlet mağduriyetimize bir el atsın. Sabahtan akşama kadar bir tanker su taşıyoruz eve, o da yetmiyor. Su olmasa hayat olmaz. Su sayacım var, her ay faturamı da ödüyorum ama bir damla suyum yok. 5 bin TL su faturam gelmiş ama şebekeden tek damla su içmişliğimiz yok. Bu nasıl bir sistem? Sorumlular bunu takip etmiyorlar mı? Bizim mahallemiz ve Düzova Mahallesi bu mağduriyeti yaşıyor. Karşıdaki pamuk tarlası benim ve susuzluktan kurudu. İlaç, gübre, tohum ve biçer parası derken borçlarımız birikti. Ben bu borçları nasıl ödeyeceğim? Ramazan Temur "Çocuklarımız okula gidemiyor" Yolların çamur ve tozdan dolayı yaşanmaz hale geldiğini dile getiren Ramazan Temur ise,"Toz topraktan yürüyemiyoruz. Çınar’ın en büyük mahallesidir ama bakan yok, soran yok. HÜDA PAR Çınar İlçe Başkanlığı arada bir gelip sorunlarımızı dinleyip yetkililere bildiriyor, çözmek için çabalıyor. Ne bir parti ne de bir yetkili gelip sorunlarımızla ilgileniyor, HÜDA PAR dışında. 350 hanelik mahallede okullar açılmış. Çocuklarımız oluşan çamur ve tozdan dolayı okula gidemiyor. Bazı evlerin okula mesafesi 1 kilometre, bu çocuklar onca yolu kışın nasıl gitsin? Arabalarımız yazın tozdan, kışın da çamurdan dolayı hareket edemiyor. Köyün yarısında kanalizasyon yok. HÜDA PAR Çınar İlçe Başkanı Aziz Tekdal sorunlarımızla yakından ilgileniyor. İçme suyumuz yok. Şu an köyün sondajına jeneratör bağlanmış, su çekmek için. Akşam bu jeneratör götürülüyor, yine susuz kalıyoruz. 350 hanelik ve nüfusu kalabalık bir mahalle susuz olur mu? Çiftçilik ve tarım böyle giderse ölür." dedi. Mehmet Selim Bıldırcın "Çiftçilik ölmüş durumda" Mahalle sakinlerinden Mehmet Selim Bıldırcın, tarımın bitme noktasına geldiğini ifade ederek, Dicle Elektrik’in haksız yere milyonluk cezalar kestiğini söyledi. Çiftçilerin, elektrik borçlarını ödeyebilmek için tarlalarını satmak zorunda kaldığını belirten Bıldırcın, "Dicle Elektrik hiç yoktan milyonluk ceza kesiyor vatandaşa. Gelin kontrol edin; eğer kaçak varsa yazın, yoksa ne diye ceza kesiyorsunuz? Borcu olmayana dahi elektrik vermeyerek ürününü kurutuyorlar. Aşağı yukarı bin dönüm ekin eken, 2-3 milyon TL Dicle Elektrik’e borçlu çıkıyor. Pamuğumuz kurudu. 350 hane, 2 bin nüfus ve binlerce hayvan hepsi susuz. Komşu köylerden su taşıyoruz. Gübre tonunun fiyatı 25 bin TL, akaryakıt yine aynı şekilde yüksek ama buğdayı ucuz fiyattan alıyorlar. Çiftçilik ölmüş durumda. Tarım Bakanlığı bu durumu görmüyor mu? Çiftçi, tarlasını satıp Dicle Elektrik’in borcunu ödüyor." diye belirtti. Hasan İzol "Ulaşımda öğrenciler ciddi zorluk yaşıyor" Devletin çiftçiye elektrikte, ilaçlamada ve yakıtta destek olması gerekirken, bunları özel sektöre devrettiğini söyleyen Hasan İzol, "Köylüler köyde yaşadığı için haliyle çiftçilik ve hayvancılık yapacaklar. Ancak çiftçilik ve hayvancılık maliyetleri oldukça yüksek, vatandaşlar bunun altından kalkamıyor. Devlet, çiftçiye destek bulunması gereken yerde bazı kurumları özelleştirerek onlara sıkıntı çıkarıyor.  Elektrik sorunu yıllardır gündemde. Çiftçilerimiz ellerindeki ürünü satamadıkları için borç altına girip şehir merkezine göç etmek zorunda kalıyorlar. Ben şehirde kalıyorum, kışın babamın yanına geldiğimde elektrik ve su olmuyor. Hastalarımız bu yollarda hastaneye yetişemiyor. Çınar ilçemizde branş hocaları çok yetersiz. Sağlık ocağımızda doktor yetersizliği var. Ulaşımda öğrencilerimiz büyük sıkıntı yaşıyor." Mehmet Demirtaş "Ekmeklik buğdayımız bile kalmadı" Mahalle sakinlerinde Mehmet Demirtaş ise şunları kaydetti: "Mahallemiz bütün hizmetlerden mahrum. Mahallemizde toz dumandan arabalar ve insanlar yürüyemiyor. Okullar açıldı, kışın kardan çamurdan çocuklarımızı okula gönderemeyeceğiz. Yazın toz dumandan evlerimizden çıkamıyoruz. Oğlum, çoluk çocuğunu bırakıp İstanbul’a çalışmaya gitti. 100 tona yakın buğdayımızı sattık, Dicle Elektrik’in borcunu ödemek için.

1000 Kişilik istihdam müjdesi

1000 Kişilik istihdam müjdesi

İşgücü Uyum Programı (İUP) çerçevesinde Batman’da 1000 vatandaşın istihdam edileceğini müjdesini veren AK Parti Batman İl Başkanı Hüseyin Şansi, işsiz vatandaşların istihdam edilebilirliğini artırmayı hedeflediklerini kaydetti. The post 1000 Kişilik istihdam müjdesi first appeared on Batman Medya Gazetesi .

Batman'da emlak sektörü durgun: Faizler düşmeden piyasa canlanmaz

Batman'da emlak sektörü durgun: Faizler düşmeden piyasa canlanmaz

Batman'da faaliyet gösteren emlak danışmanları, sektörde yaşanan durgunlukla ilgili İLKHA mikrofonuna konuştu. Yüksek kredi faizleri, artan malzeme ve işçilik maliyetleri ile altın fiyatlarındaki yükselişin sektörü olumsuz etkilediğini dile getiren danışmanlar, devletin acil müdahalesi gerektiğini belirtti. Konut satışlarının yalnızca zaruri ihtiyaçlarla sınırlı olduğunu ifade eden uzmanlar, faizlerin düşmesi hâlinde sektörün yeniden canlanabileceğini vurguladı. Mehmet Değirmenci "Herkesin önce araştırma yapması şart" Herkesten ev alınmaması gerektiğini vurgulayan emlak danışmanı Mehmet Değirmenci, "Öncelikle vatandaşlarımızın mağdur olmaması için uyarıda bulunuyorum. Her önüne gelen 'müteahhitim' diyerek bina yapmaya kalkışıyor; ancak çoğu işi yarıda bırakıyor. Tavsiyem, tapu hazır olmadan vatandaşlarımızın hiçbir anlaşma yapmaması ve ödeme yapmamasıdır. Çünkü bir müteahhit işi bırakırsa, insanlar en az yirmi aile mağdur olabiliyor. Bunun önüne geçmek için herkesin önce araştırma yapması şart. Son üç yıldır yüksek banka faizleri nedeniyle vatandaşların büyük bölümü krediyle konut almaya yöneliyor. Bu durum ticareti de olumsuz etkiliyor. Maalesef gerçek müteahhitler de zarar ediyor." dedi. "Malzeme ve işçilik maliyetleri son yıllarda katbekat arttı" Konut yapımlarında maliyetlerin ve işçiliğin çok yükseldiğine değinen Değirmenci, "Müteahhit binayı tamamlıyor ama maliyetinin altında satmak zorunda kalıyor. Bu da sektörde ciddi zararlara yol açıyor. Bu sorunu ancak devlet çözebilir. Banka faiz oranlarının düşmesi gerekiyor. Müteahhitlerin ayakta kalabilmesi ve vatandaşların zarar görmemesi için buna ihtiyaç var. İlgili bakanlığın bu konuda adım atması şart. Türkiye genelinde yaşanan bu sorun, özellikle saf ve iyi niyetli vatandaşlarımızı mağdur ediyor. Malzeme ve işçilik maliyetleri son yıllarda katbekat arttı. Bu nedenle müteahhitler satışları temkinli yapıyor. Yüksek faizler yüzünden de kimse 3-4 milyon lira kredi çekemiyor; çünkü gelir düzeyi buna yetmiyor. Hem faizlerin düşmesi hem de müteahhitlerin desteklenmesi, piyasayı ve vatandaşları rahatlatacaktır." şeklinde konuştu. "İlgili kurumlar bu konuya acilen müdahale etmelidir" Değirmenci sözlerine şöyle devam etti: "Fiyatlar her mahallede benzer maliyetlere dayanıyor. Ancak bazı bölgelerde dört milyon liraya satılan daireler zarar ettiriyor. Yani maliyet aynı olsa da, her bölge aynı kazancı getirmiyor. Konut satışlarının yavaşlamasının temel sebepleri yüksek maliyetler ve banka sistemidir. İlgili kurumlar bu konuya acilen müdahale etmelidir. İki yıldır bu sorun devam ediyor. Satışların canlanması için faiz oranlarının düşmesi şart. Bu mesele hem esnafın hem halkın temel sorunu hâline geldi. Faiz oranları düşmeden konut piyasasının hareketlenmesi mümkün değil. Bankaların da daha esnek davranması gerekiyor. İnsanlarımızın ev sahibi olabilmesi için faizlerin mutlaka düşmesi gerekiyor." Orhan Tuncer "Gayrimenkul piyasası oldukça hareketsiz durumda" Bir diğer emlak danışmanı Orhan Tuncer ise emlak sektöründeki durgunluğun temel nedenlerinden biri olarak altın fiyatlarındaki yükselişi gösterdi. "Emlak sektörü, altın fiyatlarının yükselişi nedeniyle şu sıralar durgunluk yaşıyor." Diyen Tuncer, "Gayrimenkul piyasası oldukça hareketsiz durumda. Altın fiyatları stabil hale gelirse, para tekrar gayrimenkule yönelebilir ve piyasa hareketlenebilir. Ancak şu an için satışlar düşük seviyede. Faiz oranlarının yükselmesiyle konut satışlarında ciddi bir duraklama yaşandı. Yüksek konut kredileri nedeniyle daire satışları az, arz fazla ancak talep yok denecek kadar az." ifadelerini kullandı. "Bu durgunluk yaklaşık iki yıldır sürüyor" Kredi faizlerinin düşmesinin sektöre yeniden ivme kazandıracağını ifade eden Tuncer, şunları söyledi: "Kredi faizlerinin düşmesi, gayrimenkul sektörünü canlandırabilir, hatta sektörü yeniden zirveye taşıyabilir. Şu an toplumun büyük çoğunluğu faizlerin düşmesini bekliyor. Bu süreçte sadece acil ihtiyacı olanlar ev alıyor. Yaklaşık iki buçuk yıldır süren bu durgunluk, yüksek kredi faizlerinden kaynaklanıyor. Satışlar durma noktasında ve hâlâ ciddi bir hareketlilik yok. Yılsonuna doğru faizlerin düşme ihtimali konuşuluyor. Bu gerçekleşirse satışların artacağı öngörülüyor. Gayrimenkul sektörünün yeniden canlanması için kredi faizlerinin makul seviyelere çekilmesi şart."