Sakıp Ağa’ya serenat...

Sakıp Ağa’ya serenat...

Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı, dostları Prof. Dr. Peker Sandallı ve Mehmet Mermerci ile katıldığı davette gitarcının çaldığı şarkılara eşlik etmişti. Turne ardından davet İkiz piyano sanatçısı Güher ve Süher Pekinel Kardeşler, yoğun geçen uluslararası turne programlarının ardından İstanbul’da bir davete katılmıştı. Etkinlik çıkışında Süher Hanım’ı eşi Pekin Baran ile görüntülemiştim. Maça hazırlık Turizmci Çiğdem Kaymak, Aydoğan Hakman ve Işın Saygun, İnönü Stadı’nda oynanacak maça hareket etmeden önce InterContinental İstanbul Oteli’nde buluşmuştu. Geleneksel buluşma Ayten Kaktüs, her yaz İstanbul Tarabya Otel’in terasında verdiği ‘Yaza Merhaba’ buluşmalarında dostlarıyla bir araya gelmişti. Eğlence dorukta Kemal Gülman ve eşi Viv Gülman, katıldıkları bir davette renkli eğlenceleriyle pistin tozunu attırdılar.

Muazzez Abacı’nın külâhı (!)

Muazzez Abacı’nın külâhı (!)

Çocukluğumda televizyonlarda, radyolarda hep Türk sanat müziği vardı. Başta Müzeyyen Senar. Sonra Zeki Müren. En büyük onlardır ama 1970’lerde 1980’lerde (yayın yapılan kısıtlı sürede) sıradan bir hafta sonu televizyonu açtığınızda karşınıza bir sürü Türk sanat müziği starı çıkar. Star boldur yani bu alanda. Hepsi değerliydi ve büyük saygı görürdü. Onların söylediği şarkılar kulağımıza yer etti. Ben küçükten itibaren hep rock dinledim, caz dinledim, sonra klasik dinledim (onları da radyoda duydum). Çoğunlukla yabancı müzikle vakit geçirdim, sonra da bu müzikler hakkında yazıp çizmek benim işim oldu. Ama yine de neredeyse bütün TSM şarkılarını bilirim. Her birinin adını, bestekarını, makamını söyleyemem ama mırıldanırım, eşlik ederim. Çünkü annemin yaptığı yemeğin tadını nasıl hatırlarsam, bu şarkıları da öyle hatırlarım. Bazen sabah kalkınca sebepsiz dilime takılırlar. Bir yerde çalarken duysam (hele ki yurt dışında) gözlerim dolar. Çünkü bu müzik biziz. Duyunca kim olduğumuzu hatırlarız. Bu şarkılar o kadar biziz ki, İngiliz, Fransız, İtalyan dinlese hiç bir şey anlamaz. Onlara uzaydan sesler gibi gelir bu müzik, bize yurttan sesler. ‘Kendini ne kadar Batılı görürsen gör aynada, işte adamı böyle yatırılar ters köşeye’ dersin içinden. Bir parantez açayım, elbette Türk Halk Müziği de böyledir. Aynı satırları belli başlı türküler için de yazarım. Ama burada konu TSM şimdilik. Ve elbette bir sürü sanatçı da TRT’de yasaklıydı o yüzden onları duymamışızdır. Kapattım parantezi. Sonradan ne dinlersen dinle, çocukken duyduğun bu şarkılar sende kalır. İster burjuva ol ister işçi sınıfından, ister köylü ol iste şehirli fark etmez. Benim kuşağımda durum bu. Ortak bir kimliktir bu şarkılar. Bırakın şarkıları, bazı şarkıcıların isimlerini telaffuz etmek dahi bizi çocukluğumuza ışınlamaya yeter. Hayatımızın her yerine sinmiş isimlerdir bunlar. Hatırlayalım (alfabetik gidiyorum): Alaeddin Şensoy, Behiye Aksoy, Emel Sayın, Gönül Akkor, Gönül Yazar, Güzide Kasacı, Hamiyet Yüceses, İnci Çayırlı, Kutlu Payaslı, Melahat Pars, Samime Sanay, Muazzez Abacı, Muazzez Ersoy, Nesrin Sipahi, Nigar Uluerer, Serap Mutlu Akbulut, Semahat Özdenses, Seçil Heper, Yıldırım Gürses... Ve daha onlarcası. Hemen şu an hatırıma gelmeyenlerden özür diliyorum. Sağ olanlara uzun ömürler diliyorum, vefat edenlere Allah’tan rahmet. Bu gök kubbede bir hoş sada bıraktıkları kesin. Gelelim sadede. Muazzez Abacı geçenlerde vefat etti. Bu isimlerin en parıltılı ve şaşaalı olanlarındandı. Büyük ses getiren, özel hayatıyla tartışılan, bazen eleştirilen ama sesiyle milleti büyülemekten hiç vazgeçmemiş, zirvesine çıktığı dönemin en önemli sembollerinden biriydi. Haberlere baktım, sosyal medyada yazılanları okudum. Acaba demekten kendimi alamadım, türünün son örneği miydi? Türk Sanat Müziği starlarının sonuncusu muydu? Kavuğunu, eğer böyle bir kavuk olsaydı, kime bırakırdı acaba? Ya da bırakacak birini bulabilir miydi? Bugünün en çok satan en fazla dinlenen, en çok çalınan, stream edilen isimlerine bakıyorum. Rap, pop, arabesk, biraz indie rock sanatçıları ve grupları. Peki Türk sanat müziği starları nerede? Çocukluğumda algoritma olsaydı bana asla Türk Sanat Müziği önermezdi. İyi ki güzel insanların hazırladığı değerli programlarıyla radyo vardı da pek çok başka şey gibi bu müziği de bize dinletti, öğretti. “Nerede o eski starlar” diyeyim ve bu nostalji klişesini de kullanmış olayım sevgili okurlar. En azından bu isimleri anmış olduk bir yazıda. O bile yeter.