Ülkeyi ayıran uçurum
Ekonomide bölgesel uçurum derinleşti. TÜİK verilerine göre ekonomi pastasının üçte biri İstanbul’da toplandı. Erzincan, Kırşehir ve Bilecik ise aynı dönemde en yüksek oranda küçülen ilk üç kent oldu.
Ekonomide bölgesel uçurum derinleşti. TÜİK verilerine göre ekonomi pastasının üçte biri İstanbul’da toplandı. Erzincan, Kırşehir ve Bilecik ise aynı dönemde en yüksek oranda küçülen ilk üç kent oldu.
Düzgün KARABULUT Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi (AIMA) tarafından gerçekleştirilen Geleneksel Yeni Yıl Konseri, bu yılın oda müziğinin parlayan topluluklarından Lagom Quartet’i konuk ediyor. Kemanlarda Hüseynali Hüseynaliyev ve Aliya Okeeva, viyolada Semih Tercan ve viyolonselde Yaşar Köroğlu’ndan oluşan dörtlü, yeni yıl coşkusunu klasik müziğin seçkin eserleriyle Ayvalık’a taşıyacak. Lagom Quartet, 21 Aralık 2025 Pazar akşamı saat 19.30’da AIMA Haluk Barutçuoğlu Evi’nde dinleyicilerle buluşacak.
İrem İLYAS Cafer Özilhan’ın kaleme aldığı öyküler ‘Şah ve Mat - Kalen Yıkıldı’ başlığıyla Klaros Yayınları etiketiyle çıktı. ‘Topaçlar’, ‘Mavi Kanatlı Kuş’, ‘İnsan Kozası’, ve ‘Martı Çığlıkları’ adlı öykü kitaplarıyla tanıdığımız Cafer Özilhan "Yaşamda kendini sorgulamayan gerçeğe ulaşamaz. Çünkü gerçek kişinin kendisi aynada gördüğü yüzdür" diyor. Özilhan kitabıyla da ilgili şu görüşleri paylaşıyor: "Özellikle medya ve siyaset dünyasından çokça ismin yer aldığı, zülfü yâre dokunan, en çok da kendime dokunan öyküleri bu yeni kitabımda okuyucularımla buluşturdum."
Yunis ALAÇAM Nilüfer Belediyesi, edebiyatın büyük ustası Rıfat Ilgaz’ı anmak amacıyla yıl boyunca yürüttüğü etkinlikleri, Nâzım Hikmet Kültürevi’nde gerçekleşecek sempozyumla sonlandıracak. "Çocukluktan Sınıfa, Sınıf’tan Hayata: Rıfat Ilgaz Sempozyumu" bugün ve yarın edebiyatseverleri bir araya getirecek.Sempozyumun açılışı bugün saat 18.30’da yapılacak. Açılışın ardından "Bir Yeryüzü Ozanı Rıfat Ilgaz" başlıklı tiyatro ve film gösterimi izleyiciyle buluşacak. Nâzım Hikmet Kültürevi’nde ücretsiz olarak düzenlenecek sempozyumda, yazarın edebiyat yolculuğu, toplumsal mirası ve eserlerinin etkisi akademisyenlerin, araştırmacıların ve yazarların sunumlarıyla ele alınacak. Etkinlik, Ilgaz’ın hem bir çocukluk hafızası hem de toplumcu gerçekçiliğin güçlü bir temsilcisi olarak bıraktığı izleri yeniden hatırlatmayı amaçlıyor. Nilüfer Belediyesi, tüm vatandaşları sempozyum programına davet ederek Rıfat Ilgaz’ın edebiyattaki öneminin bir kez daha hatırlanacağını belirtti.
Tüyap Kitap Fuarı öncesi yayıncılar ekonomik ve kültürel sebeplerin yayıncılığa zarar verdiğini vurguluyor. Yayıncı Hayri Erdoğan “Kültür hayatının devamlılığı okurların direnciyle mümkün” diyor.
On binlerce kişinin yolsuzlukları protesto için sokaklara dökülmesi Bulgaristan’da hükümeti devirdi. Başbakan Zhelyazkov, yolsuzluk karşıtı protestoların ardından istifa etti. Bulgar protestocular haftalardır alanlardaydı, tepkiler üzerine yeni bütçe de geçen hafta geri çekilmişti.
Ortadoğu’daki ve de Türkiye’deki dengeleri sarsan Suriye’deki kanlı dönüşümün birinci yılı geride kaldı. Cihat sevdalıları Erdoğan, Salman, Saddam posterli kutlamalar yaparken yeni Suriye’nin nasıl şekillendirileceğine dair büyük bir belirsizlik var. İki ana mesele adeta Gordion düğümünü oluşturuyor. Bunlardan ilki güneyde Süveyda’da Dürziler, ikincisi de kuzeydeki Kürtler. Güney ve kuzeydeki bu oluşumların yanında sahil hattındaki Nusayriler’in (Aleviler) taleplerini de eklemek gerek. Dürziler, İsrail koruması altında fiili özerk durumu kalıcılaştırma peşinde koşarken Suriye’deki temel sorun Kürt sorununun nasıl çözüleceğine ilişkin. Buradaki düğüm ise son günlerde de sıklıkla ifade edilen 10 Mart Mutabakatı. Taraflar, vekiller, aktörlerin hepsi de birbirlerini 10 Mart Mutabakatı’na uymamakla suçlamakta. NEDİR BU MUTABAKAT? Colani (Ahmed eş-Şera) ve SDG komutanı Mazlum Abdi tarafından 10 Mart’ta Şam’da imzalanan “mutabakat” 8 maddeden oluşuyor. SDG’nin ve kontrolündeki bölgelerin Şam’a bağlanması buna karşılık Kürtler dahil tüm azınlıkların haklarının gözetileceği ve Kürtlere anayasal haklar verileceği ifade ediliyor. Sana’da da yayınlanan anlaşmanın sekiz maddesi şöyle: 1- Tüm Suriyelilerin siyasi süreçte temsil edilme ve devlet kurumlarına katılım hakkı, dini ve etnik kökenlerinden bağımsız olarak liyakat esasına göre güvence altına alınacaktır. 2- Kürt toplumu, Suriye devletinin asli bir unsuru olarak kabul edilecek ve vatandaşlık hakları ile anayasal hakları güvence altına alınacaktır. 3- Suriye topraklarının tamamında ateşkes sağlanacaktır. 4- Kuzeydoğu Suriye’deki (Rojava) tüm sivil ve askeri kurumlar, Suriye devleti yönetimi çerçevesinde entegre edilecek; sınır kapıları, havaalanları ve petrol ile gaz sahaları devlet kontrolüne alınacaktır. 5- Tüm Suriyeli mültecilerin kendi şehir ve köylerine geri dönüşü güvence altına alınacak ve korunmaları Suriye devleti tarafından sağlanacaktır. 6- Suriye devleti, Esad rejiminin kalıntılarıyla ve ülkenin güvenliği ile birliğini tehdit eden unsurlarla mücadelede desteklenecektir. 7- Bölünmeye yönelik çağrılar, nefret söylemi ve toplumdaki ayrışmayı körükleyen girişimler reddedilecektir. 8- Uygulama komisyonları, anlaşmanın yılsonuna kadar tamamen hayata geçirilmesi için çalışmalar yürütecektir. YOLUN SONUNA GELİNDİ Mutabakat için öngörülen süre bu ay sonu itibariyle sona eriyor. Ankara, Şam ve Washington’dan gelen basıncın nedeni de sürenin sona erecek olması. Aradan geçen sekiz ayda fiili olarak kabul edilen anlaşma pratiğe aktarılmadı. Pek çok anlaşmazlık noktası var. Kürtler (SDG) Şam’ı, Colani yönetimi ve Ankara Kürtleri suçlarken ABD her iki tarafı idare etmeye çalışıyor. Muhtemelen süre yeni yılla birlikte uzatılacak, zira krizin, anlaşmazlık noktalarının önümüzdeki iki-üç haftada çözülmesi imkânsız görünüyor. ABD’nin Ortadoğu şerifi Tom Barrack, başkentler arasında mekik dokuyor. Tarafları bir orta yolda buluşturmak için havuç-sopa taktiğini kullanıyor. KÜRTLER NASIL ENTEGRE OLACAK? Gordion düğümüne neden olan şey Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) yani Kürtler’in “entegrasyonu.” Kürtler/SDG, Colani’nin verdiği sözleri tutulmamakla eleştirirken tanımlanmış bir statüyle “yeni Suriye”de yer almak istiyor. Şam ise Ankara’nın da teşvikiyle, Kürtlere mümkünse hiçbir özel statü vermeden bu olmazsa da en alt seviyeden bir statü “bahşetme” peşinde. Ankara’dan peş peşe gelen SDG uyarılarının nedeni Kürtleri masaya oturtma gayreti. İmralı ziyaretinin de temel gündem maddesi SDG’ydi. Öcalan da Mazlum Abdi ve SDG’nin kendisini dinleyeceğini söyleyerek aradaki özel ilişkiye dikkat çekti. 9 Aralık’ta SETA’nın “Bir Yılın Ardından Suriye: Toparlanma ve Yeniden İnşa" konferansında konuşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin pozisyonunu şu sözlerle dikte edecekti: SDG’nin Suriye’de iki silahlı unsurun olamayacağını anlaması gerekiyor. Suriye’nin tekrar bir kaos alanı olmasına Türkiye olarak müsamaha göstermemiz mümkün değil." Erdoğan da aynı gün "10 Mart Mutabakatı’nın hayata geçirilmesi önemli bir düğümü çözecek" diyerek SDG’ye mesaj verdi. Birkaç gün öncesinde ise TSK’nin Suriye’ye yönelik tahkimatı dikkat çekmişti. Askeri yığınak SDG’yi masaya oturtmak için bir gözdağı olarak okundu. MUTABAKATA ENGEL YENİ ANAYASA 10 Mart Mutabakatı’nın işlememesinin en temel dinamiği 13 Mart’ta kabul edilen “yeni Suriye’nin “geçici anayasası.” Colani’nin ısmarladığı anayasa Kürtlerin büyük tepkisini çekiyor. Zira anayasada 10 Mart anlaşmasını yok sayan maddeler var. 33 maddelik geçici anayasa bildirgesinde önceki anayasada yer alan şu maddeler yer alıyor: - Suriye bir Arap Cumhuriyeti’dir - Coğrafi ve siyasi birlik bölünemez ve herhangi bir parçasından vazgeçilemez - Cumhurbaşkanının dini İslam’dır - İslam hukuku (fıkıh) yasaların-yasamanın temel kaynağıdır… Geçici anayasa bildirgesi 5 yıl yürürlükte kalacağı, bu geçiş sürecinde yönetimin Colini’nin elinde olacağı, seçimlerin yapılmayacağı da kaydediliyordu. Suriye’de doğu ve kuzeydoğu vilayetlerini büyük oranda kontrol eden Kürt güçlerin liderliğindeki SDG, varılan mutabakatı boşa düşüren anayasada kendilerinin olmadığını vurguluyor. 8 ARALIK’TAN BELİRSİZLİĞE Bundan tam bir yıl önce -8 Aralık 2024- ABD ve Batı emperyalizminin desteğiyle Şam’ı ele geçirerek Beşar Esad’ı deviren Colani liderliğindeki köktendinciler “Pandora’nın kutusu”nu açmıştı. Etnik, dinsel, mezhepsel fay hatları harekete geçirilen ülkenin ABD-İsrail’in bölgesel planları doğrultusunda şekillendirilmesine çalışılıyor. Ahmet Eş Şara yönetimi kendisine biçilen rolü hakkıyla yerine getirirken ülkedeki hemen her kesim birbirine silah doğrultmuş vaziyette. Mevcut Suriye sahasında SDG ile HTŞ, Dürziler ile Şam destekli Bedevi aşiretler arasında sık sık çatışmalar yaşanırken, Colani ordusu her fırsatta da sahil bandındaki Nusayri-Alevi toplumuna saldırıyor. ABD ve İsrail çok parçalı, kontrol altına alınmış bir Suriye inşası için taşları döşemeye devam ediyor. Türkiye, Suriye’de karar alma sürecinde pay kapmak için ABD ile hareket ederken Fidan’ın HTŞ için Trump’a teşekkür etmesi aradaki girift ilişkinin göstergesi. HAZAR’DAN AKDENİZ’E ABD PLANI Türkiye’nin, SDG’nin, Şam’ın, İsrail’in, Dürziler’in hesaplaşmasına sahne olunan Suriye’nin ana aktörü Amerikan emperyalizmi. Yaşananların ABD’nin Kafkasya-Ortadoğu planından bağımsız ele alınamayacağını Trump’ın özel elçisi Barrack’ın geçen günlerde sarfettiği şu sözler çok net bir biçimde özetliyor: "Başkan [Trump] tüm satranç tahtasını değiştirdi. Her yerde bunu görüyorsunuz. Hazar Denizi’nden Akdeniz’e kadar bir hizalanma göreceksiniz." Evet, o hizalanmayı Kafkasya’dan Doğu Akdeniz’e büyük Ortadoğu coğrafyasının her metrekaresinde görmek mümkün. Emperyalistlerin, gericilerin ayak bastığı, planlar yaptığı hiçbir coğrafyada halkların yararına bir şey çıkmayacağını çokça tecrübe edildi. Tarih bir kez daha tekerrür edecek.
Özel Okmeydanı Hastanesi emekçilerinin direnişi sürüyor. Dün hastaneden cihazlar tahliye edildi.
Haber Merkezi Cezaevlerinde tutsaklara dönük baskı ve hak ihlalleri her geçen gün artarak devam ediyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 2025 verilerine göre, cezaevlerinde göre toplam bin 412 hasta tutsak bulunuyor. Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nde 5’i ağır olmak üzere 19 hasta tutsağın, Suluca 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ise 4’ü ağır olmak üzere 20 hasta tutuklu bulunuyor. Bu hastalardan biri de Suluca 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan 68 yaşındaki Hacı Alağaş. MA’nın haberine göre cezaevinde 25 Kasım’da kalp krizi geçiren Alağaş, sevk edildiği Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde iki kez anjiyo edildi. Bir hafta boyunca hastanede kelepçeli tutulan Alağaş’ın tedavisi tamamlanmadan tekrardan cezaevine gönderildi.
2025 yılının ilk 11 ayında binlerce yaşam hakkı ve özgürlük ihlali yaşandı. Buna göre en az 2 bin 519 kişi yaşam hakkı ihlaline maruz kalırken, cezaevlerinde en az 24 tutuklu öldü.
Marmara Bölgesi’ndeki bir hastanede yapılan bir araştırmaya göre 2-12 arasında olan 1 çocuk cinsel saldırı nedeniyle hamile kaldı. İstismar nedeniyle toplam hamile kalan çocuk sayısı ise 4’tü. Ayrıca toplamda 8 çocuğa ise gebelik şüphesi tanısı kondu. İstismar şüphelilerin yüzde 29,8’ise aile içindendi.
Ada Sude ATAK İstanbul Eyüpsultan ilçesinde bulunan Şehit Öğretmenler Ortaokulunun yanına baz istasyonu kuruldu. Öğrencilerin sağlığından endişe eden veliler duruma tepkili. İstanbul’un Eyüpsultan ilçesinde bulunan Şehit Öğretmenler Ortaokulu 5 yıl süren inşa sürecinin ardından 2025-26 eğitim-öğretim dönemine başladı ancak geçtiğimiz günlerde okulun yanına bir GSM operatörünün baz istasyonu kurduğu öğrenildi. İlk ve ortaokul olarak iki ayrı binada eğitim veren okulun oldukça yakınına kurulan istasyon dolayısıyla veliler duruma tepkili. BTK'YE DİLEKÇE Akşemsettin Mahallesi muhtarı Hakan Demir ise vatandaşların talebi ve şikayetleri üzerine Eyüpsultan kaymakamlığı, Eyüpsultan Belediyesi ve BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu)’ya baz istasyonunun kaldırılması yönünde dilekçe verdi. Öte yandan veliler de gerekli kurumlara şikayetlerini iletti. BTK’ya şikayette bulunan veli Arife Coşkun ise belediyenin sorumluluk kabul etmediğini belirterek süreci şu sözlerle aktardı: “Şikayetler edildi ama hala baz istasyonu duruyor. Kurulum aşamasında da bir okul günü biz çıkarken çalışmayı durdurdular. Ortalık boşaldıktan sonra tekrar çalışmaya devam ettiler. Ben şahit oldum. Eyüpsultan Belediyesi ile görüştüm ancak belediyeyle bir ilgisi yokmuş. Biz ilgilenmiyoruz bakanlık bakıyor dediler. Ben de Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığını aradım ve beni BTK’ya yönlendirdiler. Onlar da site üzerinde tüketici bölümünden ya da CİMER'den şikayetimi yazarsam ona göre işleme alacaklarını söylediler. Şikayetlerimizi yaptık, baz istasyonunun kaldırılması için bekliyoruz.” İkinci sınıfta öğrenim gören oğlu için kaygılı olduğunu belirten veli Nuriye Ertunç Göl ise “Bir baz istasyonunun okulun önünde olmasını istemek akıl dışı” ifadelerini kullandı. Göl konu hakkındaki endişelerini şu sözlerle dile getirdi: “Zararsız olduğunu söyleyenler de var ancak gerçekten büyük etkisi olduğunu düşünen bir mühendis grubu var. Ben bu riski göze almak istemiyorum, vardır ya da yoktur. Ama madem çocuklara zararlı olduğuna dair bir ihtimal var ya da yerleşim yerlerinde olmasından kaynaklı insanların sağlığına zarar verdiğine dair bir ihtimal var, kesinlikle okulun yanında daha doğrusu yerleşim alanında olmasını istemiyorum. Biraz okuyup araştırınca sağlık üzerinde ciddi etkileri olabileceğine dair bir endişe oluşuyor. Neden biz çocuklarımızı böyle bir riske atalım? Bu baz istasyonunu destekleyenlerin ısrarındaki sebepse bazı odaların zararsız olduğunu söylemesi, onların verilerine dayanarak bunun ısrarını yapıyorlar. Muhtemelen bundan dolayı bu kadar rahat davranıyorlar, çünkü bir baz istasyonunun bir okulun önünde olmasını istemek akıl dışı.”
15 Temmuz Derneği bu yıl da “Şehit Aileleri Buluşması’nı” yine FETÖ'den yargılanan, Zaman Gazetesi’nin ortağı Fettah Tamince’nin otelinde düzenledi. Etkinliğe Bakan Yardımcısı, Vali, kaymakamlar da katıldı.
Esad’ın devrilmesiyle oluşan yeni Ortadoğu, Türkiye’nin iç siyasetinde dengeleri değiştirmeye aday. Yeni durum yeni bir diziliş yarattı. Ancak bu siyasal dizilişin sorunsuz ilerlemesi neredeyse imkânsız.
BirGün EGE Kentte yaşayan yurttaşların kesintisiz ve kaliteli içme suyuna erişimini sağlamak adına altyapı yatırımlarına hız kesmeden devam eden Denizli Büyükşehir Belediyesi, önemli bir yatırımı daha hayata geçiriyor. Toplam 45,3 milyon TL’lik bütçeye sahip projeyle, Tavas ilçesi Kızılca mahallesinde köklü bir altyapı dönüşümü gerçekleştirilecek. Denizli Su ve Kanalizasyon İdaresi (DESKİ) Genel Müdürlüğü, Tavas ilçesi Kızılca mahallesinin içme suyu altyapısını yenilemek amacıyla kapsamlı bir yatırım çalışması başlattı. Ekonomik ömrünü tamamlayan ve halk sağlığı açısından risk oluşturan asbestli borular, modern içme suyu hatlarıyla değiştiriliyor. Toplam bütçesi 45 milyon 320 bin TL olan proje kapsamında, mahallede köklü bir altyapı dönüşümü hayata geçiriliyor. Uzun yıllardır kullanılan ve sık sık arızalara neden olan eski boruların yerine, daha dayanıklı ve yüksek standartlı malzemelerden üretilmiş içme suyu hatları döşeniyor. Daha yaşanabilir bir şehir hedefi doğrultusunda, Denizli’yi tüm mahalleleriyle birlikte ele aldıklarını belirten Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, “Bir şehir, altyapısıyla güçlüdür. Ömrünü tamamlamış, sık sık arızalara ve su kayıplarına neden olan eski boru hatlarını, Denizli’nin standartlarına yakışır hale getiriyoruz. DESKİ ekiplerimizle birlikte attığımız bu kararlı adımla, Kızılca’nın yeraltındaki içme suyu altyapısını kökten değiştiriyoruz. Önceliğimiz insanımızın sağlığı ve yaşam kalitesidir. Biz, Denizli’nin her köşesine dokunmaya, her mahallesine hak ettiği hizmeti ulaştırmaya devam edeceğiz. Kızılcalı hemşehrilerimize şimdiden hayırlı olsun” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin muhtarlıklara dağıttığı su tankerleri, sezon boyunca yangınlara müdahalede önemli rol oynadı. Ekipler olay yerine ulaşana kadar tankerlerle bin 18 orman yangını büyümeden önlendi.