İmralı heyetinden MHP ziyareti: Bahçeli 'Buldan'ın her cümlesine imzamı atarım' dedi

İmralı heyetinden MHP ziyareti: Bahçeli 'Buldan'ın her cümlesine imzamı atarım' dedi

DEM Partili Pervin Buldan, Mithat Sancar ve Faik Özgür Erol'un yer aldığı DEM Parti İmralı heyeti, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüştü. Heyet, saat 14.05'te ziyaret için MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin TBMM'deki makamına gitti. Bahçeli ve MHP'li kurmaylar, DEM Partili yetkilileri kapıda karşıladı. Görüşmede, TBMM Başkanvekili Celal Adan da yer aldı. Basına kapalı gerçekleşen görüşme yaklaşık 30 dakika sürdü. 'İkinci aşamada da yasal, hukuki bir zemine ihtiyaç var' 2 Aralık'ta İmralı'da yaptıkları görüşme ve daha sonrasında yapılan tartışmalara dair Bahçeli ve heyetini bilgilendirdiklerini belirten Buldan, sürecin geldiği aşamaları da konuştuklarını söyledi. "Bundan sonra yapılması gerekenler konusunda da görüş alışverişinde bulunduk" diyen Buldan, görüşmenin çok önemli, çok kıymetli ve çok değerli olduğunu vurguladı. Fotoğraf: Anadolu Ajansı Buldan, şu ifadeleri kullandı: "Sürecin geldiği aşama itibariyle yeni bir zemin üzerinde ya da yeni bir aşama üzerinde ilerlemek gerektiğini düşünüyoruz. İkinci aşamaya geçtiğimizi söylemek gerekiyor. İkinci aşamada da yasal, hukuki bir zemine ihtiyaç var. Yasal bir düzenlemeye ihtiyaç var. Bu yasal düzenleme elbette ki bir barış yasası olmalıdır. Bunu özellikle ifade etmek istiyoruz. Şimdi bundan sonra hem komisyonun hem siyasi partilerin yapacağı çalışmalar bu düzeyde önemli olacaktır. O yüzden biz de kendi görüşlerimizi Sayın Bahçeli'ye aktardık. Yasaya dair beklentilerimizi ve kendilerinin katkılarını istedik. Zaten Sayın Bahçeli'nin sürecin başından beri çok kıymetli katkıları oldu, bundan sonra da olacağına yürekten inanıyoruz. Bu noktada kendisine ve heyetine bir kez daha teşekkür ediyoruz." MHP Genel Başkanı Bahçeli de, "Pervin Hanım her konuyu açıklıkla ifade ettiler. Her cümlesine imzamı atıyorum" dedi.

Vestel’de işçi kıyımı: Binlerce kişi hak gaspı ve baskıyla işten çıkarıldı

Vestel’de işçi kıyımı: Binlerce kişi hak gaspı ve baskıyla işten çıkarıldı

Zorlu Holding’e bağlı Vestel şirketler grubunda son günlerde toplu işten çıkarmalar yapılıyor. İşten çıkarmalardan elektronik, beyaz eşya, mobility gibi ayrı şirketleri olan Manisa'daki fabrika başta olmak üzere İzmir ve İstanbul'daki bazı ofislerin de etkilendiği söyleniyor. Yaklaşık 1 yıldır işten çıkarmalar sürüyor. 20 yıllık çalışanların bile işten çıkarıldığı öğrenilirken, tam olarak kaç kişinin işinden olduğu belli değil. 2024 Kasım ayından beri en azından 5-6 bin kişinin şirketle ilişiği kesildiği düşünülüyor. Şirkette topluca kapatılan birimler var. Ar-Ge operasyonunun yüzde 40'a kadar küçüleceği iddia ediliyor. Fabrikada mavi yakanın ittirildiği bir Türk-Metal varlığı söz konusu. İşçiler sendikanın işten çıkarmalar konusunda herhangi bir yanıt üretemediğini, yönetimle birlik olunduğunu belirtiyor. 'Bu yaşananlar bizim için yeni değil, mobbingle çalışmayı öğreneli çok oldu' İşten çıkarılan işçilerin anlattığına göre, fabrikada hemen hemen her iki ayda bir işten çıkarma dalgası yapılıyor. 5-6 dalganın gerçekleştiğini anlatan Vestel çalışanları, bu süreçte de ağır baskıyla karşı karşıya kaldıklarını ifade etti: "Bu yaşananlar bizim için yeni değil, mobbingle çalışmayı öğreneli çok oldu. Özellikle son bir yıldır artmıştı." İşçiler bir süredir kıdem yükseltmelerde de durdurma yapıldığını da belirtiyor: Normalde haziran ayında terfiler olurdu ve bunun ardından temmuz ayına yeni maaşlar yansıtılırdı. Bunlar yapılmadı. Bu sene içerisindeki kıdem yükseltmeler durduruldu. Temmuz zammı da zaten yapılmadı. Herkes diken üstünde Yönetimden işçilere işten çıkarmalarla ilgili detaylı bir açıklama yapılmazken, firmada çalışan herkes resmen diken üstünde. İşçilerin anlattığına göre çalışanlar adeta sıranın kendilerine ne zaman geleceğini bekliyor. Ve bu ekonomik darboğaz içerisinde yoksullukla mücadele ederken işsiz kalma korkusuna maruz bırakıldıklarını, korkudan "borca bile giremediklerini" söylüyorlar. 3 vardiya çalışan üretimin tek vardiya yapılmak istendiğini, bazı günler günde 100 kişilik işten çıkarmalar olduğunu belirtiyorlar. Ahmet Nazif Zorlu, Forbes Türkiye'nin 2025'te hazırladığı “En Zengin 100 Türk” listesinde 950 milyon dolarlık servetiyle 35. sırada yer alıyor. Zorlu'nun fabrikaya yaptırdığı helikopter pisti ve helikopteri gündem olmuştu. Yönetim 'işler kötü gidiyor' diyor: 'Patronun parası var ama işçiye harcamak istemiyor' Yönetim işten çıkarmalara gerekçe olarak düşen üretimi gösteriyor. "İşlerin kötü gittiğini" anlatıyorlar. Zorlu Holding Mayıs ayında 4,9 milyar dolarlık borç yükü olduğunu, "yatırımcıların endişelerini gidermek amacıyla, ülkenin en büyük kurumsal yeniden yapılandırma işlemlerinden birini gerçekleştirerek varlık satışları ve işten çıkarmalar için hazırlık yaptığını" zaten duyurmuştu. Holding CEO’su Ömer Yüngül o dönem yaptığı açıklamada 2 bin kişinin işten çıkarılacağını bunun "verimlilik" için yapıldığını öne sürmüştü. Çalışanlar üretimin düştüğünü doğruluyor. Bir işçi "Beyaz eşyada üretim 7 binden 5 bin bandına kadar düştü. Elektronik daha vahim durumda" derken, tüm bu tablo karşısında patronun ilk tercihinin hak gaspıyla işten çıkarma ve işyerinde türlü baskıya devam etme olmasına tepkili. Yaşananların ardından firmayı çeşitli yerlere şikayet eden de var, "işe iade" gibi sebeplerle dava sürecini başlatan da. İşçiler şunları söylüyor: Bize 'nakit olmadığı' söyleniyor. Yurtdışına satışları da istediği gibi gitmiyor. Ve tabii vadeli satış yapıyor. Ama bu bir patron şirketi hatırlamak lazım. Hükümetle de yakın projelerle de çalışılıyor. Patronun parası var ama işçiye harcamak istemiyor çünkü TL vadesi de hâlâ çok değerli. İşçi maaşını ödemektense parayı tutmayı tercih ediyorlar. Bunlar çok büyük markalar olduğu için devlet bankaları üzerinden ucuz krediler, teşvikler alıp o paraları harcıyorlar normalde de. Kendi parasını kullanmadığı için de şimdi çarkları döndüremiyor. İşten çıkarma sürecinde ayyuka çıkan baskı: 'Hâlâ şirket çalışanı olan insanların üzerine son derece ucuz numaralarla gidiliyor' İşçilerin anlattığına göre Vestel'de işten çıkarma süreci de, özellikle biriken hakları nedeniyle, uzun süredir çalışanlar açısından büyük bir baskıyla birlikte götürülüyor. Yasalara aykırı şekilde ve işçilerin aleyhine, çalışanların kişisel durumuna bakılarak herkese farklı yaklaşımlar benimseniyor. Çıkış sırasındaki baskı ve hak gaspı öyle ki, çalışanların telefonları toplanmaya çalışılıyor, uzatılan evraka şerh düşmek isteyenin önünden kalem-kâğıt alınıyor, avukat görüşmeleri engellenmeye çalışılıyor. Çıkarılan bir işçi yaşadıklarını şöyle anlatıyor: Daha önce çıkışı yapılanlardan öğrendiğim için hazırlıklı gitmiştim. Zaten önce uzun süre bekletip ardından sizi bir odaya sokuyorlar ve içeriye girdiğiniz andan itibaren mobbing başlıyor. 'Çıkarıyoruz sizi' diyerek önünüze iki evrak koyuyorlar. Hukuki desteği güç bela o anda alabiliyorsanız şanslısınız. 'Okuduğunu anlamıyor musun?', 'Saatlerce okusan anlamayacaksın galiba', 'Seni neden gönderdiklerini şimdi anladık' gibi şeyler söyleniyor. Tuvalete gitmek için bile odadan çıkamayacağınızı, önünüze gelen evrakların fotoğrafını çekemeyeceğinizi söylüyorlar. Hâlâ şirket çalışanı olan insanların üzerine son derece ucuz numaralarla gidiliyor. Özellikle ortam geriliyor. Yeni Asır'dan Fatih Şendil'e konuşan Ahmet Nazif Zorlu, işten çıkarma haberlerine ilişkin "Birçok şirkette dönem dönem işçi çıkarmaları ve alımları olur. Vestel'de işçi çıkışı ve alımları her dönemde olur ve olacaktır. Biz halka açık bir şirketiz, her şeyimiz şeffaf ve açıktır" demişti. 22 yıllık bir Vestel çalışanı işten çıkarılırken kendisine şunların söylediğini ifade ediyor: Bana da önce bölüm değişikliği sunuldu. Bu tabii işten çıkışı meşrulaştırmak için bir formalite. Masa başında çalışan bir işçiye üretimde vardiyalı çalışmayı önerirseniz gider mi? Kabul etmeyince de 'şirket önerdi kabul etmedi' oluyor. Asıl gariplik şu, göndermek istedikleri bölümlerde de çıkışlar var zaten. Yani çok iyi niyetli bir yaklaşım olmadı. Dolayısıyla ben bölüm değişikliğini kabul etmediğim için istifaya zorlanmış oldum. İlk seçeneği kabul edip başka alanlara geçenler oldu. Şirkette herkes çok üzgün, mutsuz ve tedirgin. İşten çıkarılacakların önüne gelen evraklardan biri "birim değişikliği" oluyor. Çalışanların bir bölümü bunu kabul etmeden doğrudan çıkışını imzalıyor. Bir diğer bölümü ise o seçeneği kabul edenler. Onların başına da iki şey geliyor, ya o bölüme geçtikten sonra işten çıkarılmak üzere aynı şeyi baştan yaşıyorlar ya da birim değiştirmeyi kabul etseler de "Değiştiremezsin" deniliyor. Çok bildik sözlerle gelen hak gaspı: 'Büyük şirketiz, paranız kalmaz bizde' Bir işçi yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: "Rotasyonu kabul edip imza atmak istediğimde önümdeki kâğıdı alıp bana 'Böyle bir seçeneğiniz yok' denildi ve 'Kabul etmiyorum' diye imza atmamı söylediler. Bu durumda işverenin işten çıkarma hakkı doğuyor. '45 gün içerisinde alacaklarınızı veririz, büyük şirketiz paranız kalmaz bizde' diyorlar. Ne kadar alacağınız da belli değil. Size rakam söylenmiyor. Ancak daha önemlisi zaten bunu sorgusuz imzaladığınızda işe iade davası açamıyorsunuz." "Rotasyon kabul etmediği" ibaresiyle verilen evrakı imzalayacağını ancak alacak miktarının da yazılmasını isteyen işçiyeyse "Yıl içinde çalışa çalışa haklarınız birikmiş maalesef. Hesaplamadık, yazamayız" deniyor. Bunların hiçbirini kabul etmeyen ve hiçbir şeye imza atmayacağını söyleyen çalışana da başka bir belge getiriliyor. Şirket, yasalara aykırı şekilde ve herhangi bir zaman belirtmeksizin "6 taksitle ödeme yapacağını" söylüyor. Firma "Yönetim Kurulu'nun böyle karar aldığını ve SGK'yle anlaştığını" öne sürüyor. İşçiler arasında bu iddiaların doğru olma ihtimaline karşı SGK'yi CİMER'e şikayet edenler de var. Çalışanların bir bölümü de yargı yoluna başvurdu ya da başvuracak. Erdoğan'ın Zorlu'ya ödülleri de meşhur. Bunlardan sonuncusu Zorlu İsrail'le ticaret protestolarının hedefindeyken gerçekleşti. İşten çıkarmaların hatırlattığı: AKP'yle büyüyen holding, işçi düşmanlığı, İsrail'le işbirliği Zorlu Holding patronu Ahmet Nazif Zorlu iktidara geldiğinden bu yana AKP hükümetlerinin ve Erdoğan'ın arkasında oldu. Holding, bu desteğin karşılığını misliyle aldı. AKP'yle birlikte büyüdü, güçlendi. Zorlu da yandaş patronlara dağıtılan teşviklerden yararlandı. Holdingin işçi düşmanlığı da uzun yıllardır biliniyor. Şirkette işçiler fişlendi, sendikal mücadelenin önü kesildi yandaş sendikalara yol verildi, işçiler Erdoğan mitingine bile götürüldü. Zaman zaman işten çıkarmaların yaşandığı Vestel'de hak gaspı her zaman vardı. Zorlu Holding'in İsrail'le işbirliği yaparak ettiği kârlar da geçtiğimiz aylarda ortaya çıktı. Holdingin ortak olduğu Dorad Energy'nin İsrail Savunma Kuvvetleri üslerine elektrik sağladığı anlaşılmıştı. Zorlu Enerji Grubu, 2003'ten beri İsrail'de ortakları oldukları Dorad doğalgaz santralini portföylerinden çıkarmak üzere çalışmalarını sürdürdüklerini ifşa olunca açıklamak zorunda kalmıştı. Dora Energy’deki payıyla Gazze’deki soykırımdan kâr eden Zorlu Holding, sonunda 5,1 milyar TL’ye hisselerini satmış, İsrail piyasasından çıktığını duyurmuştu. Şirket İsrail'den çıkma nedenini ise "fosil yakıt temelli yatırımlarımızı sonlandırma" diye açıklamıştı.

Babaanne ve Torunlarını Öldüren Sanıktan Şok Çıkış! 'Kasap mıyım Cani Miyim Durduk Yere Yapayım?'

Babaanne ve Torunlarını Öldüren Sanıktan Şok Çıkış! 'Kasap mıyım Cani Miyim Durduk Yere Yapayım?'

Zonguldak'ta aralarında husumet bulunan akraba olduğu iki kardeş ve babaannelerini bıçakla öldüren sanık hakim karşısına çıktı. Çıkan kavgada maktullerin kendisine saldırdıklarını iddia eden sanık Erdeniz K., "Beni yere yatırıp boğmaya çalışıp saldırdılar, nefessiz kaldım ölüyordum. Kurtulmak için bıçakladım ama kasap mıyım cani miyim durduk yere yapayım, savunmak içindi" diyerek kendisini savunmaya çalıştı.