Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Gazze Şeridi’nde yürürlükte olan ateşkes anlaşmasının süreci son derece yavaş ilerliyor. Anlaşmada yer alan istikrar gücünün konuşlandırılması, Barış Konseyi ile Gazze Yönetim Komitesi’nin oluşturulması ve İsrail’in kademeli çekilmesi gibi başlıklar, ilk bakışta takvimin gerisinde kalmış görünüyor. Bu gecikmeyi pekiştiren unsur ise Washington’ın söz konusu temel maddelerin uygulanmasını 2026’ya erteleme yönündeki resmi tutumu. Bu tarihe yalnızca birkaç hafta uzak olunmasına rağmen, Trump’ın barış planının çok daha hızlı hayata geçmesi bekleniyordu. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlara göre bunun başlıca nedeni, İsrail’in çıkardığı engeller; bu durum ilk aşamanın henüz tamamlanamamasına ve ikinci aşamaya ilişkin tartışmaların da başlayamamasına yol açtı. Uzmanlar, ertelemenin hem fırsat hem de risk içerdiğini belirtiyor. Fırsat, arabulucular arasında uzlaşıya varma ya da bu uzlaşıya ulaşmak için daha fazla zaman kazanılması anlamına gelirken, risk ise anlaşmanın tehlikeye girmesi. Süreçte yaşanacak tıkanmaların yalnızca birkaç haftalık gecikmeye değil, aylar sürecek yeni ertelemelere yol açabileceği ifade ediliyor. Bu durumun seyrinin ise büyük ölçüde ABD’nin tutumu ve İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacağı vurgulanıyor. Trump, çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, Barış Konseyi’nin gelecek yılın başında ilan edileceğini söyledi ve ‘dünyanın en önemli ülkelerinin liderlerinin bu yapıya katılmak istediğini’ belirtti. Trump’ın Gazze için hazırladığı 20 maddelik planın temel unsurlarından biri olan ‘konsey’ önerisi, geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen kararda da yer almıştı. Plan uyarınca konsey, iki yıl süreyle Gazze’nin idaresinden sorumlu olacak ve bunu Filistinli teknokratlardan oluşan bir komite üzerinden yürütecek. Bu yapıya uluslararası güçler ile Mısır ve Ürdün tarafından eğitilmiş Filistin polisinin destek vermesi öngörülüyor. Konseyin ayrıca Hamas ve diğer grupların silahsızlandırılmasını denetlemesi planlanıyor. İstikrar gücü Barış Konseyi’nin ilanının ertelenmesine, istikrar güçlerinin konuşlandırılmasına ilişkin takvimin ötelenmesi de eşlik ediyor. ABD, İstikrar Gücü’nün Gazze’de konuşlanmasına gelecek yıl ocak ayının ortasında başlanmasını, bölgenin tamamen silahsızlandırılmasının ise nisan ayı sonunda tamamlanmasını hedefliyor. Ancak İsrail Kanal 14 televizyonu, bu takvimin ‘gerçeklikten kopuk bir beklenti’ olduğunu belirterek yeni gecikmelerin gündeme gelebileceğine işaret etti. Bu ertelemeler, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun birkaç gün önce Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına yaklaşılmakta olduğu yönündeki açıklamalarına rağmen yaşanıyor. Öte yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze Şeridi’ndeki ‘sarı hattın’ fiilen yeni bir sınır hattı niteliği taşıdığını söyledi. Filistin ve İsrail meseleleri üzerine uzmanlaşan siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi’ye göre Trump’ın açıklamaları, ‘tarafların hâlâ uzlaşıya varamaması nedeniyle anlaşmanın şeklen aksadığına’ işaret ediyor. Fehmi, tüm aktörlerin zaman kazanmaya, yükümlülükleri ertelemeye ve birbirlerinin hamlelerini beklemeye devam ettiğini belirterek, “Netanyahu ikinci aşamanın yaklaştığını söylüyor ama gerçekte hedefi, Gazze üzerindeki kontrolünü artırmak ve ikinci aşamanın gerekliliklerini geciktirmek” değerlendirmesinde bulundu. Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab ise Trump’ın söylemini ‘uzlaşı arayışı değil, oyalama ve aksama’ olarak nitelendirdi. Rakab, istikrar gücü, Gazze Yönetim Komitesi gibi dosyaların hâlâ sonuçlanmadığını ve bunların çözümü için haftalar değil aylar gerektiğini vurguladı. Rakab’a göre gecikmenin arkasında İsrail’in Gazze’de daha fazla toprak kontrolü sağlama çabaları var ve Washington bu süreçte sessiz kalmayı sürdürüyor. fazla oku Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field) Gazze'nin yeniden inşasının akıbeti ne olacak? Bu aksamalara rağmen, Gazze Şeridi’nin yeniden inşası, ateşkes anlaşmasının bir diğer maddesi olarak hâlâ ertelenmiş durumda. Kasım sonunda düzenlenmesi planlanan yeniden inşa konferansının gecikmesine yanıt olarak, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, aralık başında Berlin’de Alman mevkidaşı Johann Wadephul ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Yeniden inşa konferansına eş başkanlık yapmak üzere ABD ile istişare halindeyiz. Konferansın tarihini mümkün olan en kısa sürede, ortaklarımızla iş birliği içinde belirlemeyi umuyoruz” dedi. Tarık Fehmi’ye göre yeniden inşa adımlarını İsrail engelleyecek ve Washington’ın desteğini alarak Gazze Şeridi’ni bölme ve fiili durum stratejisini pekiştirme çabası içinde olacak. Bu durum, anlaşmanın maddelerinin bir kez daha ertelenmesine ve yeniden inşa konferansının gerçekleşmemesine yol açacak. Arabulucuların açıklamaları, Netanyahu’nun 29 Aralık’ta Washington’a yapacağı ziyareti beklerken, kaygı ve taleplerin net bir şekilde ortaya konduğunu gösteriyor. İsrail Hükümet Sözcüsü Shosh Bedrosian birkaç gün önce düzenlediği basın toplantısında bu duruma dikkat çekti. Öte yandan Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife, dün yaptıkları telefon görüşmesinde, Gazze’deki savaşın sona ermesini öngören anlaşmanın tam olarak uygulanması ve insani yardımların hızlı ve kesintisiz ulaştırılmasının gerekliliğini vurguladı. Açıklamada, Gazze’nin yeniden inşasına başlama zorunluluğu da belirtildi. Daha önce arabulucular ve garantörler Washington’ın katılmadığı bir toplantıyı Kahire’de gerçekleştirdi. Toplantıya Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın katıldı. Görüşmede, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarının arttığı geçen ayın ardından, herhangi bir ihlalin önlenmesi ve ateşkesin kalıcı hâle getirilmesi ele alındı. Ancak arabulucuların açıklamaları, taleplerin yanı sıra endişeleri de yansıtıyor. Katar Başbakanı birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “Şu anda kritik bir noktadayız… Ateşkesin sürdüğünü garanti edemeyiz. Ateşkes, ancak İsrail’in tamamen çekilmesi ve Gazze’de istikrarın sağlanmasıyla tamamlanmış olur” dedi. Başbakan, İsrail güçlerinin bölgede kalmaya devam etmesi ve ihlallerin sürmesinin çatışmanın yeniden tırmanmasına yol açabileceğini vurguladı. Tarık Fehmi’ye göre Mısır’ın girişimleri, anlaşmanın uygulanmasının zorluğunun farkında olmasından kaynaklanıyor ve tarafların süreci geciktirme çabalarını gözlemlemek açısından kritik bir rol oynuyor. Fehmi, Trump ile Netanyahu arasında gerçekleşecek görüşmenin, mevcut aksaklıkları aşacak uzlaşıların sağlanması açısından belirleyici olacağını, örneğin Hamas’ın silahsızlandırılmasının süresinin iki yıla uzatılması gibi düzenlemelerin bu görüşmelerde gündeme gelebileceğini belirtti. Eymen er-Rakab da aynı görüşte; Trump-Netanyahu görüşmesinin, Gazze anlaşması maddelerinin akıbetini netleştireceğini ve sürecin ya hızlandırılarak uygulanacağını ya da İsrail’in genişleme stratejisi lehine geciktirileceğini ifade etti. *İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir Şarku'l Avsat 'ın haberlerine ulaşmak için tıklayın Gazze Şeridi’nde Cuma, Aralık 12, 2025 - 17:45 Main image: <p>Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk / Fotoğraf: AFP</p> Dünya related nodes: ‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor? Gazze Şeridi’ndeki istikrar gücü, daha akıcı düzenlemelere mi yoksa daha fazla karmaşaya mı yol açacak? İsrail Savunma Bakanı Katz, orduya Gazze Şeridi’nde savaşın yeniden başlaması halinde Hamas'ın yenilgisi için bir plan hazırlaması talimatı verdi Type: news SEO Title: Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi? copyright Independentturkish:

Yangında can veren 3 çocuk son yolculuğuna uğurlandı: Acılı baba gözyaşlarına boğuldu

Yangında can veren 3 çocuk son yolculuğuna uğurlandı: Acılı baba gözyaşlarına boğuldu

Olay, gece 02.37 sıralarında Pendik Fevzi Çakmak Mahallesi Umman Sokak'ta bulunan iki katlı bir evin giriş katında meydana geldi. İddiaya göre evde henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. İhbar üzerine olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Anne S.S. (28), kızı E.N.Z.'yi (1) hastaneye götürmek için Ö.S. (2), C.Ç. (9) ve Z.S. (5) ve M.A.Ç. (11) isimli dört çocuğu evde yalnız bıraktı. Vatandaşların yardımıyla çıkarılan çocuklardan Ö.S., Z.S. ve C.Ç. ağır yaralı olarak kaldırıldıkları hastanelerde yaşamını yitirdi. Entübe edilen M.A.Ç. (11) ise Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi. Konuyla ilgili olarak T.Ö. isimli şahıs gözaltına alınırken, olay sırasında evde bulunmadığı öğrenilen anne S.S. ise serbest bırakıldı. SONSUZLUĞA UĞURLANDILAR Ö.S. (2), Z.S. (5) ve C.Ç.'nin (9) naaşları ilk olarak Kartal Soğanlık Sefa Camii Gasilhanesi'ne getirildi. Ardından 3 çocuk için Nursen Özdayi Safa Camii'nde cenaze namazı kılındı. Kartal İlçe Müftüsü Mustafa Öztürk'ün kıldırdığı cenaze namazında, çocukların öz babası olan Emrah Ç. gözyaşlarına boğuldu. Emrah Ç.'nin cezaevinden izinli olarak çıktığı öğrenildi. Anne S.S.'nin ise güvenlik gerekçesiyle cenazeye getirilmediği belirtildi. Öte yandan Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel de cenazeye katılanlar arasında yer aldı. Ö.S., Z.S. ve C.Ç.'nin cenazelerinin, Pendik Yenişeyhli Mezarlığı'na defnedileceği öğrenildi. Pendik'teki yangında feci şekilde can vermişlerdi: 3 çocuğun cenazesi Adli Tıp Kurumu'ndan alındı

Türkiye'ye en çok hangi ülkeden öğrenci geliyor? Çeşitlilikte zirvedeyiz

Türkiye'ye en çok hangi ülkeden öğrenci geliyor? Çeşitlilikte zirvedeyiz

Yükseköğretim Kurulundan yapılan açıklamaya göre, British Council ve Hollanda merkezli uluslararası eğitim platformu Studyportals, 220'den fazla ülke ve bölgeden 51 milyon kullanıcının verisiyle elde edilen bulgulardan oluşan "Destinasyon ve Kaynak Bölgeler Olarak Ortaya Çıkan Trendler" başlıklı yükseköğretim raporu hazırladı. Rapora göre , Türkiye, 200'den fazla ülkeden ağırladığı yaklaşık 350 bin öğrenciyle, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde uluslararası öğrencilerin en çok tercih ettiği ülke oldu. Dünyada en çok uluslararası öğrenci çeken ülkeler arasında 6. sırada yer alan Türkiye, 906 lisans ve 900 yüksek lisans programıyla, program sayısı ve çeşitliliği bakımından birinci sıraya yerleşti. İstanbul ve Ankara ise lisans ve yüksek lisans düzeyinde en fazla talep gören şehirler oldu. The New York Times'dan İstanbul için korkutan uyarı! 'Süper deprem yaklaşıyor' "BAŞVURU YAPTIĞIM ÜLKELERDEN SADECE TÜRKİYE BENİ KABUL ETTİ" Açıklamada görüşlerine yer verilen Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi 3. sınıf öğrencisi Filistinli Zaina Alkhazendar, "Gazze'den yatay geçiş yaparak geldim. Destekleriniz için teşekkür ediyorum. Eğitimime devam etmek için başvuru yaptığım ülkelerden sadece Türkiye beni kabul etti, minnettarım" ifadelerini kullandı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 3. sınıf öğrencisi Güney Koreli Yeseo Yook ise Türkiye'de aldığı eğitimi hem bilimsel hem klinik açıdan dünya standartlarında gördüğünü belirterek, "Türkiye ile Güney Kore arasında tarihsel olarak güçlü bir dostluk bağı var. Ben de bu dostluğun bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. Hem iki ülke arasındaki köklü bağları daha da güçlendirmeyi hem de iyi bir hekim olarak insanlığa katkıda bulunmayı hedefliyorum" değerlendirmesinde bulundu. Tünel kazıp ülke değiştirdiler! 5 ülkeden 180 göçmenin film gibi kaçışı